Toplumların kültür hayatında, değişik tarihi kategoriler ile özdeşleşen, o dönemlerin bir anlamda, çözümleyicisi, sözcüsü olabilecek düşünce ürünleri ortaya çıkar. Düzenin Yabancılaşması, işte böyle bir eserdir. 1969'da ilk baskısı yapıldığı "ilerici" ve "gerici" kavramlarının yerleri değişmişti. Türkiye'de üretim güçlerinin geliştirilmesi yolundaki istekleri ve siyasal baskıları nedeniyle geniş "İslamcı-doğucu halk kitleleri"ni Türkiye'nin "İlerici güçleri", "Batıcı-laik" bürokratik sosyal güçleri ise, Türkiye'nin "gericileri" olarak nitelemiştir.
Açıkça ilan edilmemiş bir "ambargo" ile cezalandıılan, yaşamamış ve yok sayılan, düşünceleri anonimleştirilip, sulandırılan Küçükömer'in kitabı, kendine "ben Doğu'lu muyum yoksa Batı'lı mı?" veya "Neyiz ki?" "Neyi değiştirebiliriz?" sorularını soran, "sivilleşme" ve "demokratikleşme" konusunda kendini sorumlu gören okurlar için...
Toplumların kültür hayatında, değişik tarihi kategoriler ile özdeşleşen, o dönemlerin bir anlamda, çözümleyicisi, sözcüsü olabilecek düşünce ürünleri ortaya çıkar. Düzenin Yabancılaşması, işte böyle bir eserdir. 1969'da ilk baskısı yapıldığı "ilerici" ve "gerici" kavramlarının yerleri değişmişti. Türkiye'de üretim güçlerinin geliştirilmesi yolundaki istekleri ve siyasal baskıları nedeniyle geniş "İslamcı-doğucu halk kitleleri"ni Türkiye'nin "İlerici güçleri", "Batıcı-laik" bürokratik sosyal güçleri ise, Türkiye'nin "gericileri" olarak nitelemiştir.
Açıkça ilan edilmemiş bir "ambargo" ile cezalandıılan, yaşamamış ve yok sayılan, düşünceleri anonimleştirilip, sulandırılan Küçükömer'in kitabı, kendine "ben Doğu'lu muyum yoksa Batı'lı mı?" veya "Neyiz ki?" "Neyi değiştirebiliriz?" sorularını soran, "sivilleşme" ve "demokratikleşme" konusunda kendini sorumlu gören okurlar için...